Kayıtlar

Mart, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Başıboş (Hikâye)

  Ağır ağır yürüyordu caddede; öyle dalgındı ki insan akışının ters yönünde olduğunu, insanların yürürken ona sürekli çarptığını fark edemiyordu. Nereye gidecekti, bilmiyordu; gitmesi gerektiği bir yer olduğunu seziyordu ama daha kaç saat böyle başıboş dolanılırdı?   Bir kızla çarpıştı, kızın elindekiler yere düştü. Gerçek dünyanın farkına ancak böyle varabildi. Özür dileyip yolun diğer köşesine geçti, adımlarını hızlandırdı. Sabahın bu erken saatine rağmen ne kadar çok insan vardı ama onun bu başıboş yürümelerine karşın tüm bu insanların gidecek bir yerleri olduğu gözlerindeki kararlı ve endişesiz bakışlardan belli oluyordu. Bir o mu vardı ne beklediğini bilmeyen? Oysa Beckett'in de dediği gibi: "-İnsan biliyorsa eğer -Sabretmekten yılmaz -Neyi beklemek gerektiğini biliyorsa -Endişeye mahal yoktur -Sadece bekler."..   "Neyi bekliyorum, ne bulmayı umuyorum ya da kiminle karşılaşmayı? Belki de gidip bir film izlemeliyim." dedi ve bu kez ne istediğin

Filistin’de Bir Müslüman Turist (Gezi Yazısı)

Resim
                                      Elimde uçak bileti, yanımda bagaja teslim edilecek bir valiz ve çevremde yavaş yavaş artan bir insan topluluğu ile Sabiha Gökçen Dış Hatlar Terminali’nde oturmuş sıramın gelmesini bekliyordum. Onca mesafeleri aşacağım, onca anı biriktireceğim bu insanlar kimdiler? Herkes aynı şeyden bahsediyordu o anda. İnsanlar bizlere “Korkmuyor musun?” demişti, “Ya başına bir şey gelirse? Ne deli adamsın/ kadınsın/ çocuksun!”.  Onca insan onca zulme maruz kalıyorken, üstelik zulmsüz tek bir anları dahi yokken, bizler sadece kısa bir zaman için o zulm topraklarına gidecek, rahat otel odalarında kalacak, yemeklerle yarısı dolu tabaklarımızı ardımızda bırakarak kalkacak, tüm gün gezip akşam otelimize dönüp rahat yataklarımızda derin uykulara dalacaktık. Ne yapıyorduk ki ne’den korkacaktık? Filistinli Müslümanlara yapılan hiçbir zulm başka bir milletten gelen hiçbir Müslümana yapılmıyor, yapılamıyordu. O halde korkmamız gereken İsraillilerin ülkemizdeki

Yilancık Ocakları (Derleme Çalışması)

Resim
                         Konya Bozkır Çiftlik Merkezli Yilancık Ocakları H+Yilancık nedir? E-Yilancık bir hastalıktır eıımm babannemlerin zamanında ııı hasta olanlar başı ağrıyanlar kolu ağrıyanlar bizim evimize gelirlerdi eıı babanneme taş yapıştıttırılardı babannem onlara o evden ııı babannemlerin evinden ekmek kül verirdi onlara dualar okurdu yılancık taşlarını yapıştırırdı. H+Ocaklı tabiri nedir peki? E-Ocaklı tabiri yıllar önce eıı yıllar önce eıı sağlık bu kadar gelişmediği için eııımm doktorlara gidip çare bulamayanlar eıım ocaklara başvurulardı çünki o zaman insanlar bi takım şeylere inanırlardı yani ocaklara daha çok inanırlardı ocaklarda da eıım her evden değil de belirli kişilerden bıçak toplayarak eıım o bıçakları suyun içine bırakırlar dışarıya sabahın erken saatinde bırakırlar bir dahaki sabah ezanları okunurken o bıçakları topladıkları bıçakları memleketleri köyleri yazarak ııı belirlerler mesela şöyle bişey benim hastalığım hangi köydeki ocakta var ise yi